"Saat 08.30 sıralarında çocuklar gelip sobayı yaktılar. Bilahare 09.00 sıralarında Kemal Pilavoğlu yazıhaneye geldi. Daha evvelce kararlaştırdığımız şekilde A.C. bu fiil başladığı zaman birinci öksürükte soyunduklarını, ikinci öksürükte ise kötü fiilin başladığını işaret etmek suretiyle bizi haberdar etti. Anında çatı kısmından inmek suretiyle çıplak ayakla kapıyı itekledik. Ve aniden açıldı. Ben, Pilavoğlu'nun A.C.'nin üzerinde kötü halde iken bileklerinden tutmak suretiyle yakaladım. Kemal Pilavoğlu ve üç çocuk çırılçıplak, yazıhanenin perdeleri kapalı ve içerideki soba yanmış vaziyette uygunsuz halde yakaladık. Etrafında bulunan adamların hepsini çağırma suretiyle o çirkin vaziyeti hepsine gösterdik. Bu hadisede görenler K.T., Fırıncı Ö., S.Y., E.Ö. ve ismini bilmediğim 3-4 kişi bizzat bu hali gördüler. En son olarak karısını çağırdık. Çırılçıplak vaziyette görünce ben sana demedim mi bu kötü adetleri bırak, sen bir din adamısın, bunlar sana yakışır mı, gibi sözler söylemek suretiyle çıplak vaziyetteki kocası Kemal Pilavoğlu'nu bizzat kendisi bildirdi."
Ve baskın sona eriyor. Tarikat lideri, diğer müridlerinin ve eşinin önünde çıplak bir durumda süklüm püklüm. Baskıncılar işin peşini bırakmıyorlar:
"Yaptığımız araştırma sonunda ve delil toplamak gayesiyle Bilecik Jandarma Taburu'nda A.U.'yu, İzmir Ulaştırma Bölüğünde M.M.'yi, Kars Mekanize Bölüğünde S.B.'ı bizzat gidip gördük. Çocukların hepsi de bu fiillerin 1969 senesinden beri işlendiğini, evvelce bu kötü işin kötülüğünü bilmediklerini, akılları başlarına geldikten sonra yüz kızartıcı bir şey olması nedeniyle kimseye söylemediklerini, söylerlerse Kemal Pilavoğlu'nun fedaileri tarafından kendilerinin icabında yok edileceklerini söylediler. Ayrıca Kemal Pilavoğlu'nun buna benzer sapık hallerinin, örneğin şifa olur diye idrarını içirirmiş, vesaire gibi halleri yaptığını söylediler..."
Bir, üç, beş... Birçok tanık bulunuyor. Tanıklar aynı şeyleri söylüyorlar. Mağdurlar aynı şeyleri söylüyorlar. İki tanesi ise, baskını yapan kişilerin Pilavoğlu'ndan tehditle para istediklerini, Pilavoğlu vermeyince böyle bir oyuna başvurduklarını anlatıyorlar. Ancak, bu ifadeyi veren kişilere mahkemenin tecavüze ilişkin doktor raporlarını anımsatması üzerine enteresan bir yanıt geliyor: "Biz birbirimizle bu işi yaptık."
Olan oluyor. Yargılama bütün hızıyla sürerken Pilavoğlu ölüyor ve dosya düşüyor. Dava kapanıyor.
Kapanıyor ama adalet için kapanıyor. Başkalarının sorunları bitmiyor. Onlar her kimse, daha sonra adliye mahzenindeki dava dosyasına girerek çocuklara tecavüz edildiğine ilişkin doktor raporlarını, dava iddianamesini, dosyanın içinde hangi belgelerin bulunduğunun listesi anlamına gelen dizi pusulasını ve daha birçok önemli belgeyi çalıyorlar. Kedi, pisliğini önce dini sonra da hukuku kullanarak örtemeyince bu kez hırsızlıkla örtmeye çalışıyor. Ayın karanlık yüzünün ortaya çıkması ise hiç bir zaman engellenemiyor.
Peki, şimdi ne olacak? Ne söylenebilir?
Söylenebilecek şeyi ses sanatçısı İlhan İrem söylemiş: Adam "gerici". İlhan İrem'in saptaması gerçekten doğru. Adamlar galiba her anlamda gerici... Türkçe'de güzel bir laf vardır. Hoca'nın dediğini yap, yaptığını yapma derler.
kitapdan alıntıdır kitabın ismini vermiyorum...Sadece bu olayla kendini şeyh sanan dini kullananların çevirdiği dolapları ve Tarihin tekerrür ettiğine dair örnektir.Hüseyin üzmez namussuzu ve burdaki ticani şeyhi kemal pilavoğlu ikiside din altında şerefsizlikleri ne kadar benziyor...hep aklımda paylaşmak istedim